Psikolojik Danışmanlık ve
Evlilik Terapileri Merkezi

Panik Bozukluk ve Tedavisi

Panik Bozukluk ve Tedavisi

Panik bozukluk, her 75 kişiden birinin yaşadığı ciddi bir durumdur. Genellikle ilk gençlikte ortaya çıkar. Kesin nedenleri belli olmamakla beraber, üniversite mezuniyeti, evlilik, ilk kez çocuk sahibi olma gibi büyük yaşam geçişleriyle ilgisi olduğu gözlenmektedir. Ayrıca ailede panik bozukluk sahibi birinin olması riski yükseltmektedir.

Panik bozukluğun belirtileri:
Panik atak herhangi bir sinyal vermeden ve belli bir sebebi olmadan aniden aşırı bir korkunun ortaya çıkması durumudur. Çoğu insanın deneyimledği “strese girme” hissinden çok daha yoğun ve keskindir. Semptomları şöyle sıralanabilir: 

- Kalp atışında hızlanma
- Nefes almada güçlük, sanki ortamda hava yokmuş gibi hissetme
- Felç olmaktan korkar hale gelmek
- Baş dönmesi, göz kararması ya da mide bulantısı  
- Titreme, terleme, sarsılma
- Tıkanma, göğüs ağrısı
- Sıcak basması ya da ürperme
- El ve ayak parmaklarında karıncalanma
- Delirmekten ya da ölmekten korkma 

Bu tehlike anında yaşanan klasik bir “kaç ya da savaş” tepkisi olarak görünüyor olabilir ama panik ataktaki bu semptomların nereden çıkıp geldiğini bilememekteyiz. Bunlar zararsız bir anda, hatta uyurken bile ortaya çıkabilir. Bu semptomların haricinde aşağıdaki durumlar da panik atağın içinde yer almaktadır:

• Bir anda kendini göstermeden ortaya çıkar ve durdurmanın bir yolu yoktur
• Panik atağın şiddettiyle o anda yaşanan durumun ve onun yarattığı stresin şiddetinin bir korelasyonu yoktur. Bu ikisi birbirinden bağımsızdır. 
• Birkaç dakika içinde her şey eskisine döner; vücut kaç ya da savaş tepkisini bundan fazla sürdüremez. Ama tekrarlayan ataklar saatlerce sürebilir. 

Panik atak tehlikeli değildir ama korkutucu olabilir. Bunun sebebi bireye delirmiş ya da kontrolden çıkmış gibi hissettirmesidir.  Panik bozukluk korkutucudur çünkü panik ataklarla ilintilidir ve bunun yanında fobiler, depresyon, madde bağımlılığı, tıbbi komplikasyonlar hatta intihar gibi diğer komplikasyonlara da eşlik edebilir. Etkileri sadece sosyal bozukluktan tamamen dış dünyayla yüzleşmemeye kadar varabilir. Aslında panik atak sıkıntısı çeken bireylerin fobileri gerçek nesnelerden ya da olaylardan dolayı oluşmaz daha çok başka bir atak geçireceği üzerine bir korku yaşarlar. Bu durumda insanlar bazı belli olay ve nesnelerden kaçar duruma gelirler çünkü bunların panik atağı tetiklediğini düşünürler.

Nasıl teşhis edilir?
Unutulmamalıdır ki panik atağı ancak bu konuda lisanslı bir terapist teşhis edebilir. Farkında olduğunuz bazı belli işaretler olabilir ama araştırmalar göstermektedir ki gerçek teşhisi alabilmek için çoğu birey defalarca doktorlara görünmüşlerdir ve sadece 4 insandan 1’i ilk tedavisinde ihtiyaç duyduğu tedaviye ulaşmıştır. Bu yüzden semptomları bilmek çok önemlidir. 

Çoğu insan birkaç sefer panik atak yaşayabilir ve eğer bir iki kere bunu yaşadıysanız endişe etmenize gerek yoktur. Bu semptomun kilit noktası, bir daha panik atak yaşayacağına dair korku geliştirmektir. Eğer dört ya da daha fazla atak geçirmişseniz ve bir daha geçireceğinize dair devamlı bir korku yaşıyorsanız, bu bir ruh sağlığı profesyoneliyle görüşmeniz gerektiği üzerine size bir işaret veriyor olabilir.  

Panik bozukluğa neden olan nedir: beden mi, beyin mi yoksa ikisi birden mi? 
Beden: Belki anksiyete bozukluklarına genetik olarak yatkın olabilirsiniz. Bazı panik hastaları bir aile bireyinin panik bozukluğu ya da geçmişi olduğunu ya da depresyon gibi başka bir duygusal bozukluğun olduğunu belirtirler. İkiz çalışmaları da bu rahatsızlıkta genetik faktörün yadsınamaz olduğunu ortaya çıkarmıştır. 
Neden olduğu hala bilinmemekle birlikte kadınlarda erkeklerden 2 kat daha fazla panik bozukluk görülmektedir.
Beyin: Stresli yaşam olayları panik bozuklukta tetikleyici olabilir. Bağlantılı diğer bir durum ise ayrılık ya da bir kayıp olabilir. Bazı araştırmacılar stres etkenini bir termostata benzetirler, stres dayanıklılığı azalttığı zaman altta yatan fiziksel yatkınlık ortaya çıkar ve atağı tetikler.
İkisi de: Fiziksel ve psikolojik nedenler panik bozukluğa birlikte neden olurlar. Ataklar bir anda kendini gösterse de, hasta atakların gelişini fiziksel olarak hızlandırır. Örneğin, eğer bir panik bozukluk hastası fazla kahve içmekten, spor yapmaktan ya da bir ilaçtan dolayı kalp atışlarının hızlandığını fark ederse bunu atak olarak yorumlayabilir, bu endişe atağı da beraberinde getirebilir. Diğer bir yandan, kahve, egzersiz ya da belli bir ilaç gerçekten panik atağa da neden olabilir. Bir panik bozukluk hastasının en çok sıkıntı çektiği durum, panik atağın kendiliğinden mi geldiğini ya da kendisinin mi buna sebep olduğunu bilememesidir. Işte bu yüzden doğru bir terapi yaklaşımı bireydeki bütün yönleri dikkate alır: fiziksel, psikolojik ve biyolojik faktörler. 

İnsanlar panik atakla yaşamlarina devam edebilirler mi?
Bu sorunun yanıtı, eğer terapi alınırsa EVET’tir. 
Panik bozukluk tedavi edilebilen bir rahatsızlıktır. Terapisini bitiren hastalar, bazı zamanlar durumsal bir endişe ya da kaçınma duygusu yaşabilirler. Bunun için terapiye devam etmek gerekebilir. Ama panik atak tedavi edildikten sonra kalıcı bir komplikasyona neden olmaz.  

Panik bozukluğun yan etkileri
Tedavi edilmeyen panik bozukluk ciddi sonuçlara neden olabilir. 
Genellikle fobilere neden olur. Bunun sebebi panik atak yaşanılan bir anda ortamda bulunan diğer kişi, nesne ya da durumlardan kaynaklandığını varsayarak bunlardan kaçınma davranışı geliştirebilmesidir. Örneğin araba kullanırken geçirilen bir panik atak nöbeti araba kullanmaya karşı bir korkusal tepkiye neden olabilir. En kötüsü bir panik bozukluk hastasının agorafobi (dışarı çıkma korkusu) geliştirebilmesidir. Agorafobi geliştirmesinin sebebi, içeride kalarak panik atakları tetikleyen dış etmenlerden ya da panik atak anında yardım bulamama durumundan kurtulmayı amaçlamalarıdır.

Atak korkusu çok zayıflatıcıdır, çünkü insanın yaşamını içeriye hapseder ve özgürlüğünü elinden alır. 
Fobiler olmasa bile, tedavi edilmemiş bir panik bozukluk hayatınızın kalitesini büyük ölçüde bozar.  Son zamanlarda yapılmış bir araştırma panik bozukluğu olan insanların;
• Alkol veya madde bağımlılığına daha yatkın olduğunu
• Intihar girişimi yapmaya daha eğilimli olduğunu
• Hastane acil odalarında çok fazla vakit geçirdiklerini
• Hobilerle, spor ya da başka sanatsal aktivitelerle daha az ilgilendiklerini
• Ekonomik olarak başkalarına daha fazla bağımlı olduklarını
• Kendisini panik bozukluğu olmayanlara gore ruhsal veya fiziksel açıdan daha sağlıksız gördüklerini
• Araba kullanmaktan daha fazla korktuklarını göstermiştir. 

Bunların yanısıra bütün bunlardan dolayı işten çıkma ya da işlerinden emekli olma gibi sonuçlar da doğurduğu için ekonomik olarak da olumsuz bir tablo görülebilmektedir. Halbuki bunların hiçbirini yaşamak zorunda değilsiniz. Panik bozukluk başarılı bir şekilde tedavi edilebilir ve tatmin edici bir hayat oluşturulabilir.

Panik atak tedavisi nasıl olur?
Çoğu uzman bu hastalığın bilişsel ve davranışsal terapi kombinasyonuyla düzeleceğine inanır. İlaç tedavisi de bazı durumlar için uygun olabilir.  

Terapinin birinci bölümü daha çok bilgi verici olarak ilerler; çoğu insan panik bozukluğun tam olarak ne olduğunu ve bu bozuklukla mücadele eden diğerlerinin varlığını anlamayla birikte büyük ölçüde ilerleme gösterir. Panik bozukluk yaşayan çoğu insanın korkusu, panik atağın deli olmalarına neden olması ya da kalp krizini tetiklemesidir. Bilişsel yeniden yapılandırma (düşünce şeklini değiştirme) bireyin bu olumsuz yargılarının yerine daha gerçekçi düşüncelerin konması ve atakları daha pozitif görmesine yardım eder.  
Bilişsel terapi olası atak tetikleyicilerini tanımlamasına yardımcı olabilir. Bu tetikleyici bir düşünce, bir durum, kalp atışını değiştiren herhangi bir şey olabilir. Öncelikle danışan panik atakla bu tür tetikleyicilerin birbirinden ayrı ve bağımsız olduğunu anlamalıdır, böylelikle tetikleyici panik atağa yol açacak gücünü biraz kaybedebilir. 

Bu terapinin davranışçı kısmında bazı terapistler “bedensel uyaran baskısı” (interoceptive exposure) kullanırlar. Bu aynı fobilerin tedavisinde kullanılan sistematik duyarsızlaştırmaya benzer, panik atak esnasında bireyin yaşadığı fiziksel yaşantıları kendiğilinden yaratma yoluyla olur. Böylelikle bu tür belirtilerin panik atakla eşleşmesi ve şartlanma düzeltilmeye çalışılır. Bu yöntemle kalp atış hızında artma, sıcak basma, terleme gibi belirtilerin illa ki panik atak getirici olarak yorumlanmamasının öğrenilmesinde kullanılır. Davranışçı terapi aynı zamanda panik ataklarla ortamlardan kaçınma davranışının giderilmesine de yardım eder. Korku veren durumun, kontrol etmesi daha kolay olan küçük parçalara bölünmesine çalışılır. Rahatlama teknikleri de bir atağın defedilmesi açısından kişilere iyi gelebilir. Nefes alma egzersizleri ve pozitif bakış açısı oluşturma bu tekniklerdendir. Araştırmacılar panik bozukluğu olan bireylerin diğerlerine gore daha hızlı kalp atışlarının olduğunu gözlemlemişlerdir, dolayısıyla bunu yavaşlatmak panik atakla mücadele etmeyi sağlayabilir ve gelecekteki panik ataklara karşı önlem olabilir. Bazı durumlarda ilaç tedavisine de ihtiyaç duyulabilir. Anksiyete giderici ilaçlar, antidepresanlar, bazen kalp ilaçları kullanılabilir. Son olarak, destek grupları panik bozukluğu olanlara yardımcı olabilir. Bu bir terapinin yerini tutmaz ama iyi bir tamamlayıcı olabilir. Eğer panik bozukluktan şikayetçiyseniz terapilerin hepsi işe yarar ama şunun altını çizmek gerekir: bu tedaviler psikologlar ya da psikiyatristler tarafından yapılmalıdır. 

Tedavi ne kadar sürer?
Terapinin başarısının en büyük bölümünü tedavi planına gösterdiğiniz dikkatli takip isteğiniz oluşturur. Bu genellikle çok yönlü bir tedavidir ve kısa sürmez, ama eğer düzenli devam edilirse 10-20 seansta çözüme ulaşılabilir. Eğer panik bozukluktan yakınıyorsanız, panik ya da kaygı bozukluk konusunda bir uzman bulmalısınız. Ayrıca unutmamalısınız ki panik bozukluk diğer tüm duygusal bozukluklar gibi tek başınıza iyileştirebileceğiniz bir durum değildir. 


Uzm. Psikolog Aslı Handan Avşar

Tel:
+90 212 325 75 35 
+90 532 153 43 69
E-mail: facetofaceterapi@gmail.com