Psikolojik Danışmanlık ve
Evlilik Terapileri Merkezi

Farklı Gelişen Çocuğum Var!

Farklı Gelişen Çocuğum Var!

Çocuklarda, genetik ve/veya çevresel etmenler sonucunda, doğum öncesi, sonrası veya sırasında oluşabilen, farklı (olağan dışı) gelişim özelliklerinin görülmesine sebebiyet veren bazı semptomlar ve kişilik bozuklukları bulunmaktadır. Hastalık olarak nitelendirilemeyecek; tedavisi bulunmayan fakat eğitim ve psikolojik destek ile bireyin topluma uyumunun sağlanabildiği farklı gelişim tipleri bulunmaktadır. Bunlardan birkaçı; otizm, mental retardasyon, down sendromu, frajil x sendromu, serebral palsi, öğrenme güçlüğü olarak sıralanabilir. Bu sendromlara sahip olan bireylere farklı gelişen bireyler denilmektedir. 

Farklı gelişen bireylerin yaşamlarını verimli bir şekilde geçirebilmeleri ve gelişebilmeleri için öncelikle toplum olarak yerleşik bir biçimde süregelen alışkanlık ve davranış örüntülerinden vazgeçmek gerekmektedir. Bunun sağlanabilmesi için ise toplumun bütününden önce farklı gelişen bireylerin ailelerinin bilinçlenmesi gerekmektedir. Öncelikle bilinmelidir ki farklı gelişen bireyler, toplumun deyimiyle “deli”, “hasta” veya “özürlü” değildirler.  

Farklı gelişen çocuğu olan ailelerin öncelikle yapması gereken şey bu durumu bir an önce kabullenip, ilerideki süreçte neler yapılması gerektiğini konuşmaktır. Farklı gelişen bir çocuğunuz olduğu için suçlu değilsiniz ama bu durumu kabul etmeyip hiçbir şey yokmuş gibi davranmak, çevreden gelen uyarıları kulak ardı etmek ve her şeyin “normal” ilerlediğine dair kendinizi kandırmak, ileride geri döndüremeyeceğiniz sonuçlara neden olabilir. Bir an önce durumu kabul edip, ona göre eylem planı yapmak hem sizin için hem de çocuğunuz için en yararlısı olacaktır.  

Farklı gelişen çocuğu olan ailelerin sergilememesi gereken başlıca tutum çocuklarına acımaktır. Acımak, çocuğu diğer çocuklardan aciz görmek ve bunu davranışlarla göstermek çocuğa yapılabilecek en büyük kötülüktür. Acıma duygusunun neden olduğu davranışlardan en önemlisi ve tehlikelisi, çocuk için her şeyin aile tarafından yapılmasıdır. Bu sözden kastedilen; çocuğun yapması gereken temel aktivitelerin (öz bakım davranışları, örneğin; yemek yeme, yürüme, üstünü değiştirme, müzik setini çalıştırma, televizyonu açma, merdiven çıkma, yürüme, yerden kalkma vb.) anne ya da baba tarafından yapılmasıdır. Çocuk aciz, savunmasız ve hasta olarak görüldüğü için kendi potansiyelinin el verebileceği çoğu aktiviteden mahrum bırakılır ve bu da engelli kimliğinin üzerine yapışmasına neden olur. Bunun sonucunda da çocuk, potansiyelinin farkında olmadığı için ve zaten başaramayacağı kanısına şartlandığı için bu tür aktivitelerden iyice uzaklaşır. Bireyin kendine güveni azalır, özerklik kazanma yetisini bir kenara bırakır ve kendisini aciz ve her daim yardıma muhtaç bir insan olarak görmeye başlar. Yaş ilerledikçe de bazı yetiler çocukken kazanılmadığı için, birey hiçbir ilerleme kaydetmeden büyür ve hayatı boyunca başka bir insanın bakımına ihtiyaç duyar. Daha ileriki yaşlarda da bu yetilerin öğrenilmesi zorlaşacağı için hem birey hem de ona bakım veren yakınları için iş daha da zorlaşır. 

Farklı gelişen bireylerin ailelerinin ve toplumun en fazla yaptığı hatalardan biri farkında olmadan onları ötekileştirmektir. Onların yanında, onları hiçe sayan, nesneleştiren konuşmalar yapılması, nasıl bir “hastalığa” sahip olduğundan uzun uzun bahsedilmesi, bireyin bir sohbet malzemesi olarak kullanılması, işinin ne kadar zor olduğunun dile getirilmesi, ondan bir birey olarak değil bakılmak zorunda olunan bir varlık olarak bahsedilmesi, onun yapılan aktivitelere dahil edilmemesi, onunla konuşulmaması, o yokmuş gibi davranılması, bir köşede sessizce durduğu ve meşgul olunmadığı sürece öylece bekletilmesi kesinlikle yanlıştır. Bu davranışlar da aynı şekilde bireyin kendisini “hasta” veya “engelli” olarak görmesine neden olur. Bunu en aza indirmek için bireye olabildiğince aile içinde ve sokakta topluma dahil olma fırsatı verilmelidir. Örneğin, aile içinde oynanan bir oyuna dahil edilmeli (burada illa ki oyunu oynamak zorunda değildir, dahil olmak yeterlidir), ya da bir lokantada kendi yemeğini sipariş etmesi için fırsat verilmelidir, ya da o konuşmasa bile onunla konuşulmalıdır. (Farklı gelişen bir birey olması sizi anlamadığı ve size bir şeyler anlatamayacağı anlamına gelmez, siz yeter ki onu bir birey yerine koyun) 

Farklı gelişen çocukların en fazla ihtiyaç duyduğu şey aslında güçlenmektir. Sürekli başkaları tarafından acınan ve farklı geliştiği için farklı davranılan, bebek yerine konan bireyler için güçlenmek, bir şeyleri başarabileceğine inanmak ve başarı elde etmek oldukça zordur. Çocuğun güçlenmesinin tek yolu ise, ona kendi öz bakımı ile ilgili sorumluluk vermektir. Ancak bu şekilde gelişimi kendi potansiyeli seviyesine çıkabilir ve hatta bu seviyeyi aşabilir. Örnek vermek gerekirse; normalde 2 yaşındaki bir çocuğun kendi kaşığını acemice tutup, üstünü biraz kirleterek yemek yemesi beklenir. Farklı gelişen 2 yaşındaki bir bebek ise, daha acemice davranabilir, kaşığını tutamayabilir, ya da kaşığı tutabilir ve ağzına götürmekte zorlanıyor olabilir. Çocuğun bunları zorlanarak yapıyor olması hiç yapamayacağı anlamına gelmemektedir. Belki daha yavaş öğrenecektir ama kesinlikle öğrenebilecektir. Bu durumda yapılacak en yanlış davranış, daha önceden de bahsettiğim gibi “Nasıl olsa yapamıyor, zaman kaybetmeye gerek yok, ben yedireyim de bitsin, çocuk aç kalmasın.” demektir. Yapılacak en doğru davranış ise, çocuğun hata yapmasına izin vermek kaydıyla, onu destekleyerek, ona ne yapması gerektiğini öğreterek, kendi başına yemek yemesine katkıda bulunmaktır. Bu kademeli ve sabır isteyen bir iştir. İlk denemede olmasını beklememek gerekir ama çalışıldıkça gelişme görüleceği bir kesindir. Burada önemli olan bireyin kendisinin de yapabileceklerinden haberdar olmasıdır. 

Hayatı hem kendiniz hem de farklı gelişen çocuğunuz için zorlaştırmak istemiyorsanız, bırakın kendisi için o da bir şeyler yapsın. Hayatı boyunca onun yanında olamayacaksınız. Bu yüzden sizin olmadığınız zamanlarda, kendi kendine maksimum düzeyde bakabilmesi, temel ihtiyaçlarını karşılayabilmesi, kendine uğraşlar bulabilmesi ve hatta bir işte çalışabilmesi için lütfen onlara fırsat veriniz. Lütfen unutmayınız herkesin gelişme potansiyeli vardır. Ve bu gelişme potansiyelini bireyin elinden almak, iyilik yapıyorum sanırken aslında ona en büyük kötülüğü yaptığınız anlamına gelmektedir. 

Uzm. Psikolog Aslı Handan Avşar

Tel:
+90 212 325 75 35 
+90 532 153 43 69
E-mail: facetofaceterapi@gmail.com